Türkçe’deki Bozulma ve Yabancılaşmanın Toplumsal Birlik ve Beraberliğimiz Üzerindeki Etkileri İle Alakalı Sunulan Önerge

Önerge Tarihi: 01.01.2007
İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem ve 105 milletvekilinin, Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın nedenleri ile toplumsal birlik ve beraberliğimiz üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/365)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Milletleri millet yapan unsurların başında dil gelir. Dil, millî birliğin ve bütünlüğün temel taşıdır. Dilini geliştirip zenginleştiremeyen, yabancı dillerin istilalarından koruyamayan milletler, ne millî bir kültür oluşturabilirler, ne de oluşmuş kültürlerini koruyabilirler. Dilde başlayan yozlaşma ve yabancılaşma dille sınırlı kalmayarak, zamanla bütün değerlerin yok olmasına ve millî birliğin telafisi imkânsız zararlar görmesine sebep olur. Dili yozlaşan, yabancı dillere karşı; gerek toplum hayatında, gerekse bilim ve eğitimde geri plana düşen bir milletin geleceği ciddî şekilde tehlikeye düşer. Dilimizde son yıllarda artarak devam eden bozulma ve yabancılaşmanın nedenlerinin araştırılarak toplumsal birlik ve beraberliğimiz üzerindeki etkilerinin tespit edilmesi ve gereken tedbirlerin alınması amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğümüzün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
1.- Ekrem Erdem (İstanbul)
2.- Salih Kapusuz (Ankara)
3.- İrfan Gündüz (İstanbul)
4.- Ahmet Işık (Konya)
5.- Resul Tosun (Tokat)
6.- Sabri Varan (Gümüşhane)
7.- Faruk Çelik (Bursa)
8.- Ahmet Büyükakkaşlar (Konya)
9.- Bülent Gedikli (Ankara)
10.- Burhan Kuzu (İstanbul)
11.- Ahmet Çağlayan (Uşak)
12.- Ünal Kacır (İstanbul)
13.- Selahattin Dağ (Mardin)
14.- Öner Gülyeşil (Siirt)
15.- Abdulbaki Türkoğlu (Elazığ)
16.- Vahit Kiler (Bitlis)
17.- Alaettin Güven (Kütahya)
18.- Azmi Ateş (İstanbul)
19.- Ayhan Zeynep Tekin (Börü) (Adana)
20.- Şükrü Ünal (Osmaniye)
21.- Osman Kılıç (Sivas)
22.- Musa Uzunkaya (Samsun)
23.- Öner Ergenç (Siirt)
24.- Nusret Bayraktar (İstanbul)
25.- Hasan Ali Çelik (Sakarya)
26.- Fatma Şahin (Gaziantep)
27.- Abdullah Çetinkaya (Konya)
28.- Muharrem Karslı (İstanbul)
29.- Fetani Battal (Bayburt)
30.- Hüsnü Ordu (Kütahya)
31.- Mustafa Ilıcalı (Erzurum)
32.- Tayyar Altıkulaç (İstanbul)
33.- Metin Kaşıkoğlu (Düzce)
34.- Zeki Karabayır (Kars)
35,- Muzaffer Gülyurt (Erzurum)
36.- Hacı Biner (Van)
37.- Asım Aykan (Trabzon)
38.- Bayram Özçelik (Burdur)
39.- Nihat Eri (Mardin)
40.- Mustafa Elitaş (Kayseri)
41.- Osman Seyfi (Nevşehir)
42.- Hüseyin Besli (İstanbul)
43.- Gürsoy Erol (İstanbul)
44.- Mücahit Daloğlu (Erzurum)
45.- Mehmet Kerim Yıldız (Ağrı)
46.- Mahfuz Güler (Bingöl)
47.- Adem Tatlı (Giresun)
48.- Nurettin Aktaş (Gaziantep)
49.- Nezir Nasıroğlu (Batman)
50.- Hasan Aydın (Giresun)
51.- Halide İncekara (İstanbul)
52.- Ahmet İnal (Batman)
53.- Mustafa Zeydan (Hakkâri)
54.- Medeni Yılmaz (Muş)
55.- Dengir Mir Mehmet Fırat (Mersin)
56.- Kerim Özkul (Konya)
57.- Orhan Erdem (Konya)
58.- Özkan Öksüz (Konya)
59.- Mehmet Altan Karapaşaoğlu (Bursa)
60.- Temel Yılmaz (Gümüşhane)
61.- Mehmet Güner (Bolu)
62.- Yüksel Çavuşoğlu (Karaman)
63.- Adem Baştürk (Kayseri)
64.- Murat Yıldırım (Çorum)
65.- Hasan Kara (Kilis)
66.- Zeyid Aslan (Tokat)
67.- Burhan Kılıç (Antalya)
68.- İdris Naim Şahin (İstanbul)
69.- Mustafa Ünaldı (Konya)
70.- Mustafa Cumur (Trabzon)
71.- Mehmet Mustafa Açıkalın (İstanbul)
72.- Mevlüt Akgün (Karaman)
73.- Şemsettin Murat (Elazığ)
74.- Suat Kılıç (Samsun)
75.- Mustafa Demir (Samsun)
76.- Ahmet Yeni (Samsun)
77.- İmdat Sütlüoğlu (Rize)
78.- Mehmet Sarı (Osmaniye)
79.- Sinan Özkan (Kastamonu)
80.- Yahya Akman (Şanlıurfa)
81.- Mustafa Dündar (Bursa)
82.- Sami Güçlü (Konya)
83.- Mustafa Duru (Kayseri)
84.- Ahmet Uzer (Gaziantep)
85.- Kenan Altun (Ardahan)
86.- Mehmet Çiçek (Yozgat)
87.- Yekta Haydaroğlu (Van)
88.- Fahri Çakır (Düzce)
89.- Ziyattin Yağcı (Adana)
90.- İsmail Bilen (Manisa)
91.- Halil Aydoğan (Afyonkarahisar)
92.- Bekir Bozdağ (Yozgat)
93.- Veli Kaya (Kilis)
94.- Polat Türkmen (Zonguldak)
95.- Fazlı Erdoğan (Zonguldak)
96.- Mehmet Atilla Maraş (Şanlıurfa)
97.- Mehmet Sekmen (İstanbul)
98.- Recep Koral (İstanbul)
99.- Mustafa Baş (İstanbul)
100.- Hüseyin Kansu (İstanbul)
101.- İlhan Albayrak (İstanbul)
102.- Mehmet Beyazıt Denizolgun (İstanbul)
103.- Cengiz Kaptanoğlu (İstanbul)
104.- Yahya Baş (İstanbul)
105.- Gülseren Topuz (İstanbul)
106.- Mustafa Ataş (İstanbul)
Genel gerekçe:
Dil, millet ve milliyeti meydana getiren unsurların başında gelir. Dil, millet fertleri arasındaki anlaşmayı sağlayan, millî birliğin ve milliyetin esasını ve özünü teşkil eden bir araçtır. Toplumlar millet olmayı bir dile sahip olmakla elde ederler ve millî varlıklarını da kendi dilleriyle koruyabilirler.
Millî kültürün de en önemli unsuru dildir. Kültürün doğması ve gelişmesi dile bağlıdır. Bir milletin dili bozulursa, kültürü de bozulur; sanat, edebiyat ve fikir sahalarında çöküntüler meydana gelir.
Bugün dilimiz iyi konuşulup yazılamamaktadır. Türkçemiz her gün biraz daha bozulmakta ve cümle bozukluklarına hemen herkesin konuşmasında rastlanılmaktadır. Dil eğitimi, ilk ve orta öğretimin en önemli hedeflerinden birisi olmasına rağmen, yeni yetişen nesillere, okullarımızda, dilimizin doğru dürüst telaffuz edilip konuşulması ve yazılması öğretilememektedir.
Osmanlılarda konuşma dili ile yazı dili arasında zamanla büyük farklılıklar meydana gelmiştir. Bu da halk ile aydınların birbirini anlayamamasına ve aydınların halktan kopmasına sebep olmuştur. Bu durumu ortadan kaldırmak, yazı dili ile konuşma dili arasındaki ikiliğe son vermek için çeşitli çalışmalar yapılmış ve sonunda Atatürk’ün, Türkçeyi yabancı şekil ve kaidelerin tesirinden kurtarmak; çağdaş medeniyet seviyesine eriştirmek, günümüzün ilim, teknik, felsefe, sanat v.s. sahalardaki bütün kavramları ifade edecek hale getirmek ve
yazı dili ile konuşma dilini birleştirmek amacıyla başlattığı mücadele onun sağlığında büyük ölçüde hedefine ulaşmıştır.
Ancak bilinçli ya da bilinçsiz yabancı kelime kullanma hastalığından kendimizi kurtaramadık. En önemli millî varlığımız, farkında olmadan yavaş yavaş elimizden kayıp gitmektedir. Günlük konuşmalarımızda “uyum” yerine “adapte”, “çaba” yerine “efor”, “büyük” yerine “makro”, “küçük” yerine “mikro”, “torba” yerine “poşet” gibi pek çok kelimenin Türkçesi yerine yabancı dildeki karşılıklarını kullanır hale geldik.
Ayrıca “Rumeli” yerine “Roumelie”, “Durak” yerine “DoRock”, “Paşa” yerine “Pahsa” ve “Eylül’ün” yerine “Eylül’s” gibi Türkçe veya Türkçeleşmiş kelimeleri yabancı dil kurallarına göre yazarak kullanmak sıradanlaştı. Daha da vahim olanı ise “evet”in yerini “yes”ler ve “okey”ler aldı, vedalaşmalarımız “bye bye”larla yapılır oldu. Dilimize karşı kayıtsızlık ve özenti maalesef işadamlarımızı ve esnafımızı da etkilediğinden üretilen mal ve ürünlerin isimlerinde, ticarî unvan ve adlarda yabancılaşma süratle artmaktadır. Şehirlerimizin cadde ve meydanlarında dolaşıldığında, mağaza ve işletmelerin isimlerine bakıldığında nasıl bir kirlenme yaşadığımız rahatlıkla görülebilmektedir.
Dilimizle ilgili sıkıntılardan bir diğeri de kavramlar ve terimler üzerinde anlayış birliğinin sağlanamamış olmasıdır. Bu durum dilde kavram kargaşasının ana sebebi olduğu gibi, millî birliğimize de zarar verecek boyutta kamplaşma ve krizlere sebep olmaktadır. Üzerinde hemen hemen hiç anlaşmaya varılamamış, herkesin işine geldiği gibi anladığı ve anlatmak istediği milliyetçilik, ilericilik ve gericilik gibi kavramlar bunun örnekleridir.
Bütün bu aksaklıkların sebebi, dilimizin iyi öğretilememesi ve bir dil bilincinin geliştirilememesidir. Birçok gencimiz kelime ve deyimleri yerli yerinde kullanamamakta, özellikle de içinde uzun ses bulunan kelimeleri doğru söyleyememektedir. Gençlerimiz Türk Dilinin güzellik ve zenginliğinden; kendi dilinde düşünebilme zevk, onur ve bağımsızlığından maalesef mahrum durumdadır. Yeni yetişen nesillerin, dilinin sanat eserlerini, romanlarını, hikâyelerini, şiirlerini anlayamadan yetişmeleri; onların, tarihlerinden, kültürlerinden ve dolayısıyla medeniyetlerinden habersiz olmalarına ve bu değerlerden kopmalarına, hatta düşman olmalarına neden olmaktadır.
Bu gerçekler karşısında, özellikle de son yıllarda dilimizde artarak devam eden bozulma ve yabancılaşmanın nedenlerinin araştırılarak toplumsal birlik ve beraberliğimiz üzerindeki etkilerinin tespit edilmesi ve gereken tedbirlerin alınması amacıyla, Meclis araştırması açılmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz.

Kategori: Yasama Faaliyetleri
Önceki yazı
Van Gölü’ndeki Kirlenmenin Önlenmesi ve Yöredeki Turizmin Geliştirilmesi Üzerine Sunulan Önerge
Sonraki yazı
Kamu Vakıfları İle Kamu Bünyesinde Kurulu Dernek ve Yardımlaşma Sandıkları Üzerine Sunulan Önerge
Menü