24/10/2004 STAR GAZETESİ TÜRK KADINI ŞANSLI Başkanlık seçimleri öncesi Dışişleri Bakanlığı’nın davetlisi olarak ABD’ye giden AKP İstanbul Milletvekili Halide İncekara, ‘Seçimlerin ABD halkı üzerindeki etkisi, kadın ve siyaset’ konularındaki izlenimlerini star’a anlattı... AKP İstanbul Milletvekili Halide İncekara, Dışişleri Bakanlığının davetlisi olarak gittiği ABD’deki başkanlık seçimi sonuçlarını Cumhuriyetçilerin ve Demokratların kürtaj konusuna bakış açılarının belirleyeceği izlenimi edindiğini söyledi. İncekara, ‘Ortadoğu ülkelerine siyasetteki kadın sayısını artırmak için kota konusunda önerilerde bulunan ABD bunu kendi ülkesinde başaramamış. Bazı Arap ülkelerinin dahi gerisinde. Kendilerine sorduğumuzda, ABD’de siyasetin pahalı ve zor bir iş olduğunu anlattılar. Türkiye’de biz Cumhuriyet kadınları çok şanslıyız. Büyük Atatürk bireysel çabaları ile kadınların seçilme hakkını verdi. Siyaseti besleyen kanallardaki kadın sayısını artırdığımızda Türkiye bu konuda dünyanın en ileri ülkesi haline gelecektir’ dedi. İşte İncekara’nın izlenimleri: 4 bin kişiyi davet ettiler ‘ABD Dışişleri Bakanlığı’nın dünyanın her yanından siyasetçileri, bürokratları her yıl ülkelerine davet ediyor. Biz de böyle gittik. Dünyanın her bir tarafından 4 bin kişi davet ediyorlar. Biz, kadın kimliğinin ön plana çıkarıldığı bir program istedik. Seçilmiş kadın senatör, kadın parlamenterler, belediye başkanları, meclis üyeleri, sivil toplum kuruluşlarının kadın temsilcileriyle görüştük. Washington, Nebraska, ve New Jersey eyaletlerini gezdik. Yani ABD’nin doğusu, batısı ve ortasından izlenimler edindik.’ ABD’liler seçime ilgisiz ‘Evlere gidip sohbet ettik. Sadece kendileri ürettikleri değerlerle kaygılı, bunlarla ilgili sohbetler ediyorlar. Seçilmişlerin herşeyi düşüneceklerini bekliyorlar. Ve yaptıklarının mutlaka ABD çıkarları doğrultusunda olduğuna inanıyorlar. ABD’de bulunduğumuz dönemlerde Doğu’da Cumhuriyetçilerin yani gelenekçilerin daha güçlü olduklarını hissettim. Batı’ya gittikçe demokratların daha güçlü olduğunu gördüm. Ama orada ilginç olan bir şey var ki kadınlar üzerinden siyaset yapılırken bütün propaganda kürtaj yanlıları ile yaşam hakkını savunanlar üzerine kurgulanmış. Seçmeni etkilemek için uluslararası siyasetini anlatmak bir ölçü, lakin her seçmenin can damarı kürtajdan yana olmak veya kürtaj karşıtı olmak. Cumhuriyetçiler bütün propagandalarını kürtaj yanlısı olmakla organize ederken, Demokratlar yaşam hakkından yana bir propaganda yürütüyorlardı.’ Cezaevi özel sektöre ‘Yoksul ve güçsüz desteği devletin dışında. Bu konu sivil toplum kuruluşlarına bırakılmış. En şaşırtan konulardan bir tanesi de cezaevi işletmeciliğinin özel sektöre bırakılması oldu. Mahkeme üyeleri siyasiler gibi aday oluyorlar ve seçiliyorlar. ABD’de yargılama süresinin ortalama 6 ay olduğunu öğrendim. Bizde ortalama yargılama süresi üç seneye yaklaşıyor. Sakatlar için, yollar tuvaletler son derece hassas yaşam alanları yapılmışken, aynı hassasiyeti iş yasalarına yansıtmamışlar. Orada özürlüler de diğer insanlar gibi aynı performansı göstermek zorundalar. İş yasalarında özürlülere ayrıcalık tanıyan bir durum söz konusu değil.’ Sistem sigorta üzerine kurulu ‘Mesleğim sigortacılık olduğu için ABD’de bu konuyu da gözledim. Trafikte ağır olma ihtiyacını hisseden sürücünün bu davranışında aldığı eğitim kadar ödeyeceği tazminatta etkilidir. Grip için bir antibiyotik almak istedik. Bize güldüler, dediler ki ilaç alabilmeniz için en az iki doktorun tasdik etmesi gerekiyor. Ama sigorta poliçemiz var dedik. Onun içinde asgari 40 dolar ödemeniz gerekiyor dediler. Sigorta ilaç kullanımındaki israfı ve doktor vaktinin gereksiz yere harcanmasını asgariye indiriyor. Yani büyük risklerde kişiyi güvence altına alıyor. Geçtiğimiz yasama döneminde doğum yapan hanımların izin sürelerini uzattık. ABD’de bu gibi izinler son derece lüks ve ancak büyük şirketlerde bulunabilecek bir imkan. Özel bir imtiyaz gerekiyor.’ 11 Eylül yaşatılıyor ‘11 Eylül ABD’de çok şey değiştirmiş. Her yerde arama var. Güvenlik adına yapılan işlemler her seyahatimizde azaba dönüşüyordu. İç uçuşlarda dahi genç yaşlı ayrımı yapılmadan insanların ayakkabılarına kadar çıkarılıp arama yapılıyor. İnsanlar kendilerinin çok kuvvetli bir tehdit altında olduklarına inandırılıyor. Bazı yerlere girerken üstümüzdeki kamera bir suç aleti gibi algılandı. Bunu sadece dışarıdan gelenlere değil, kendi vatandaşlarına da yapıyorlar. Yalnız ilginçtir, havaalanlarında ki bu kadar ciddi korku her gün milyonlarca insanın gelip geçtiği metrolar için geçerli değil. Sigorta şirketleri uçaklardaki pirimlerini yüksek tuttukları için güvenlik önlemlerini daha artıyorlar herhalde. Ama metrolarda sigorta açısından aynı durum söz konusu olmadığı için güvenlik önlemleri sıkı değil. ABD’DEKİ TÜRK İNSANI NİTELİKLİ ‘ABD’DE Türkiye’nin çehresi Avrupa’da göründüğünden çok farklı. Çünkü ABD, ülkelerinde yaşamalarını kabul ettikleri insanların meslek ve eğitim durumlarına bakıyor. Türkler genellikle üniversitede okumak için gidiyorlar, okul bittikten sonra da orada kalıyorlar. ABD Üniversitelerinde 800 Türk bilim adamının görev yaptığı söylendi.Yani ABD’de bulunan Türkler eğitim seviyesi yüksek ve etkili bir kesimi oluşturuyor. Türk çehresinin temsil niteliği çok güçlü. Microsoft gibi dünya şirketinde etkili makamlarda vatandaşlarımız çalışıyor. İnşaat konusunda Türkler aranan insanlar. ABD’de edindiğim izlenim, oradaki temsil niteliğimiz çok güçlü. Yani oradaki nitelikli insan gücümüz Türk insanını ve Türkiye’yi daha bir tanıtmak konusunda mahir değiller. ABD siyasetini lobi şirketleri ile çok güçlü bir danışman ordusu etkiliyor. Sayısı az da olsa Türkiye’ye gelen siyasetçilerin ve danışmanların düşünceleri çok değişmiş. Gelişmiş bir ülke gördüklerini ve çok şaşırdıklarını söylemişler. İkinci nesil Türk çocukları ile tanıştık. İsrail kendi vatandaşları için her yıl yapıyormuş. İkinci ve üçüncü nesil vatandaşlarını alıp ülkelerine götürüyor bir eğitim dönemi misafir edip, kültür ve dil desteği veriyormuş. Türkiye’nin de bunu yapmasını istiyorlar. Türkiye’de on bin satan taraflı bir gazeteden Türkiye’yi izlemek, doğru bir izlenim elde edilmesi sonucu doğurmaz. Türk insanı olarak, gazetecilerimizin, yazarlarımızın, sivil toplum kuruluşlarımızın her birimizin ülkemizi doğru anlatmakla ilgili bir vazifesi olduğunu düşünüyorum. EĞİTİM KİŞİLİĞİ GELİŞTİRME ÜSTÜNE Nebraska’da görüştüğüm eğitimcilere eğitim müfredatlarını kimlerin hazırladığını sordum. Bölgelerinde eğitim müfredatını hazırlayacak ve organize edecek kurulun seçimle halk tarafından işbaşına getirildiğini öğrendim. Eğitimlerinde bilgiden ziyade kişilik gelişimini ön plana çıkarıyorlar. Bir okulu ziyarete gittik. Laboratuarda çocukların ayakları altına dünya desenli bir halı sermişler. Dünyayı çocukların ayakları altına sermişler. Çocuk yaşta egemen bir millet oldukları bilinci aşılamaya çalışıyorlar. Dersleri bittiğinde öğretmenleri çocuklara ödül vereceğini söyledi. Ben, çocukların şeker, çikolata gibi bir şeylerle ödüllendireceğini sandım. Ama canlı bir yılanı avuçladı ve teker teker öğrencilerin eline verdi. Eğitim alanındaki farklılıklarını da burada görebiliyorsunuz. Bir yayınevine, kitapçıya girdiğinizde orada kitap satın almadan bir kitabı rahatlıkla okuyabileceğiniz köşeler var. Yanlış anlaşılmasın bunlar birer kitap satış dükkanları. Kitap satılan dükkanlarda kitap satın almadan bir kitap okuyabileceğiniz köşeler yapılmış. Özellikle çocukların kitapla buluşması için kısa zamanda kitap okuyabilecekleri alanlar yapmışlar. Bu kadar çok kitap okuyan bir toplumun Amerikanın dışındaki dünyayla ilgili olarak pek az bilgiye sahip olması çok ilginç.